İnsanoğlu varoluşundan itibaren gökyüzüne bakıp, kuşlar ile aynı ortamda bulunma hayalleri kurmuşlardır. Bu hayaller; insanların, kuşlarınkine benzer kanatlar yapıp uçmaya çalışmasıyla başlamış ve günümüzdeyse yerini atmosfer dışı uzay yolculuklarına bırakmıştır…“Havacılık kuralları kanla yazılmıştır. “sözünü eminim daha önce birçoğunuz duymuşsunuzdur. Bu sözü kanıtlamak için son 2-3 yüzyıl içerisinde birçok örnek gösterebiliriz. Ancak Yunan efsanesine konu olan İtarus ve Deadalusun, bir adadan kaçma hikayesinde bile bu sözün ispatıyla karşılaşabilirsiniz. Efsaneye göre: Bal mumundan kanatlar yapıp adadan kaçmaya çalışan İtarus, güneşe çok yakın uçtuğu için bal mumundan kanatları erir ve yere düşerek hayatını kaybeder.
Efsaneler ile başlayan havacılık, günümüzde çok farklı bir boyut kazanmış durumda. Wilbur Wright 1901 yılında karamsarlıklar içerisindeyken “1000 yıl boyunca kimse uçamayacak!” cümlesini henüz sadece bir yüzyıl öncesinde kurmuşken, o cümleden bir yüzyıl sonra, yani bugün; ses üstü hızlarda uçan uçaklardan, insansız hava araçlarına kadar birçok gelişme yaşanmıştır.
Bu yazımızda her şeyin nasıl başladığını, bugün özgürce uçabiliyorsak bu zamana kadar ne türlü gelişmelerin birbirini takip ettiğini öğrenip havacılığa ismini altın harflerle kazımış insanları anacağız. Eğer hazırsanız, kemerlerinizi sıkı bağlayın. Uçuş başlıyor…
Çeşitli kuş kanatları benzeri yapılar ile uçmaya çalışan insanlardan yazımızın başında zaten bahsetmiştik. Dolayısıyla seyahatimize Leonardo Da Vinci ile devam edelim. Evet, yanlış duymadınız doğru söyledim. Da Vinci, ornitopteri tasavvur etmiştir. Bilinene göre, 500’den fazla ornitopter çizimi bırakmıştır. Ancak, insan-gücü kullanarak çırpan kanatlarla uçuş daima başarısızlığa uğramıştır. Bu anlamda, Da Vinci’nin çabaları uçuşun teknik gelişimine katkıda bulunmamıştır.

Da Vinci’ye ait bir ornitopter tasarımı, 1486-1490 [4]
Tarih sahnesine 21 Kasım 1783’de Montgolfier sıcak-hava balonu ile Paris üzerinde havada asılı durarak çıkmıştır. İlk kez bir insan havaya kaldırılmış ve belli bir süre boyunca taşınmıştır.

Tarihteki ilk hava seyahati: Montgolfier, Paris yakınlarında yerden kalkıyor (Paris, 1783) [5]
Modern uçağın kökeniyse George Cayley tarafından 1799’da ortaya konan bir tasarıma dayanmaktadır. Bu taşıma kuvveti üretmek için bir sabit kanat, itki kuvveti için başka ayrı bir mekanizma ve aracın kararlılığı için birleşik bir yatay ve düşey kuyruk içeren ilk tasarım idi. Cayley bu fikrini gümüş bir disk üzerine kazımıştır. Dolayısıyla Cayley, modern havacılığın atasıdır.

Cayleyin ortaya koyduğu ve gümüş disk üzerine kazıdığı çizim [6]
Cayley’in ölümünden sonraki 50 yıl havacılık için en durgun yıllardı. Mühendislerin temel sorunları; havadan ağır tahrikle uçuşu gerçekleştirebilmek için performans/ağırlık oranı yüksek olan motorlar geliştirememe, kontrolün ve sürekliliğin sağlanamaması gibi temel yetersizliklerdir. Dolayısıyla bu dönemin havacılık meraklıları; sürücüler ve havacılar olmak üzere ikiye ayrıldılar. Sürücüler; önce gökyüzünü keşfetmek isteyen planör tipi tahriksiz vasıtalarla uçan kişilerdi. Havacılarsa; tahrikli uçuş için verimli uçaklar yapmaya çalışan kişilerdi…
Zaman akıp gitti, havacılık tarihine isimlerini altın harflerle kazıyacağının farkında olmayan Wilbur ve Orville adında babaları papaz olan ve eğitim öğretim yılları başarısızlıklarla geçmiş iki genç çıktı. Soyadları Wright olduğu için, bu iki kardeş tarihte Wright kardeşler olarak anıldılar. Wright kardeşler kurdukları bir bisiklet atölyesinde havacılık üzerine çalışmalar yaptılar. İlk buluşlarından biri olan, yanal dengeyi sağlamak için kanat uçlarının bükülmesi durumunu Chanute adında bir havacıya yazdılar. Bu yazıdan sonra, Chanute ile aralarında bir dostluk oluştu. Bu buluş ile daha çok cesaretlenen Wright kardeşler; düşey dümenle kanat çarpıklığının birleştirilmiş kullanımı, özel olarak uçuş kontrolü ve genel olarak da havacılığa yaptıkları başka büyük katkılardan biri olmuştur. Böylece Wright’lar tarihteki en pratik ve başarılı planöre sahip oldular.

Wright kardeşlerin 3 numaralı planörü, 1902 [7]
Bu başarılarının ardından geriye kalan son problemleri olan itkiyi halletmek için kolları sıvadılar. Uygun bir motor bulup satın alamadıkları için, 12 beygir gücündeki motoru kendileri tasarlayıp imal ettiler. Wilbur ve Orville Wright, Flyer-1 adındaki ilk uçaklarını ürettiler. Uçağı test etmek için Kill Devil tepelerine uçaklarını götürdüler. Uçağı ilk kimin süreceğini belirleyebilmek içinse yazı/tura attılar. Bunu Wilbur kazandı ve 14 Aralık’ta Flyer-1’in ilk uçuşunu gerçekleştirmek için uçağı harekete geçirdi. Fakat, aniden dik tırmanışa geçen uçak, tutunma kaybına uğrayarak yere çakıldı. Böylece tarihe tahrikle uçuşta kaydedilen ilk pilot hatası gerçekleşti. Daha sonra uçak tamir edildi. Sıra Orville Wright’a geçmişti. 17 Aralık’ta Orville kusursuz bir uçuş yaparak dünyadaki ilk başarılı havadan-ağır uçuşunu gerçekleştirdi. Bu dönüm noktasıyla birlikte havacılık, artık insanoğlu için yeni bir boyuta geçmiş oldu. Bu başarıyla birlikte havacılığın gelişimi hızla artışını sürdürdü.

Wright Flyer-1 / Wright Flyer-3 [8]
1903’te anlamlanan bu serüven; Wright kardeşler için yerden kalkmak ve sürekliliği sağlayarak kontrollü bir biçimde uçmaktı. 1927’de Charles Lindbergh için ise, tek depo yakıtla uzun mesafeler kat etmek oldu. 1935’te amaç çok daha fazla yolcu taşıyabilmek ve daha hızlı hareket edebilmek oldu…
Havacılığın bir sınırı yoktur. Havacılık hayal ettiğimiz noktadan başlar ve bizlerin çabası ve azmi doğrultusunda anlam kazanır! Katkıda bulunmuş ya da hala bulunmaya devam eden, gözü hep yükseklerde olan emektarlara saygılarımla…

Kaynakça
LİSANS: Necmettin Erbakan Üniversitesi – Uçak Mühendisliği (2.sınıf)