Bir uzay mühendisinin gezegenlerin yapıları hakkında üç aşağı beş yukarı bilgi sahibi olması önemlidir, çünkü zaten zorlu olan uzay ortamı koşulları, Dünya dışındaki gezegenler ve onların aylarında çok daha zorlu hale gelebilmektedir. Bu da uzay araçlarında kullanılacak teknolojilerin sınırlarını zorlamak demektir. Bu nedenle ara sıra Güneş sistemindeki gezegenlerle ilgili bilgilerimi tazeler, yeni bilgi veya oraya gönderilmek üzere tasarlanan bir uydu projesi var mı diye bakarım.

Voyager-2’nin çektiği Uranüs fotoğrafı. Bugüne kadar en çok yaklaşabildiğimiz an. Kaynak: NASA/JPL (8 Ocak, 1999)
Bu konuyla ilgili en son sunumumu 2017’de yapmışım, o nedenle bugünlerde yeniden gezegenleri gözden geçirip bilgilerini tazeliyorum. Bu sefer burada da paylaşmak istedim, ilginizi çeker belki diye düşünerek. Fırsatım oldukça diğer gezegenlere de sırasıyla yer vereceğim ama bu yazımda yer vermek üzere uzun uzun düşünüp favorilerim Merkür ve Uranüs arasından Uranüs’te karar kıldım.
Güneş sisteminin 7. gezegeni Uranüs’le ilgili bilgileri derleyelim [1, 2]:
- Teleskopla keşfedilen ilk gezegen (William Herschel, 13 Mart 1781),
- 98 derece eksen eğikliğine sahip olduğu için Güneş etrafında yuvarlanıyor gibi bir harekete sahip,
- Bu nedenle herhangi bir kutup noktasında 21 yıl gece, 42 yıl gece/gündüz çevrimi, 21 yıl gündüz,
- Belirli bir noktadaki en şiddetli mevsimler farklar gözlemlenebiliyor,
- Doğudan Batıya dönüyor,

Uranüs’ün güncel yörüngesinde eksen eğikliğinin gösterimi
Kaynak: Pearson Prentice Hall, Inc. 2005 – https://hartm242.files.wordpress.com/2011/02/
- Kütlesi Dünya’nın 15 katı, yoğunluğu 4’te biri (yaklaşık değerler),
- Benzer bir yer çekimi (yerçekimi ivmeleri: g=9.81 m/s2, gU=8.87 m/s2),
- Yüzey alanı Dünya’nın 4 katı (elma ve basketbol topu karşılaştırması gibi düşünülebilirmiş),
- Güneş’e Dünya’ya göre 19 kat daha uzak,
- Bir gün 17 saat 14 dakika, bir yıl 84 Dünya yılı,
- Buz devi (küçük kayalık bir çekirdek etrafında dönen sıcak, yoğun ve buzul maddeler [su, metan, amonyum gibi] yer alıyor ve gezegenin %80’inini oluşturuyor),
- Neptün’e göre Güneş’e daha yakın olmasına rağmen Güneş sistemindeki en soğuk gezegen (atmosferde minimum -224°C, yerde ortalama -197°C),
- Atmosferindeki maddeler hidrojen molekülleri, helyum atomları ve görece az miktarda metan gazı,
- 2 kanalda toplam 13 tane halka (iç kanal siyah halka olarak bilinirken dış kanal parlak görünüyor),
- 27 tane ay (isimleri Shakespeare ve Alexander Pope’un karakterlerinden ilham alınarak konulmuş),
- Bir Uranüs ayı olan Miranda’da buz kanyonları mevcut,
- Uranyum, Uranüs’ün keşfinden 8 yıl sonra keşfedilip, isminden esinlenerek isimlendirilmiş,
- Giden tek uzay aracı 1986’daki yakın geçişiyle Voyager-2,
- En yakın olarak, New Horizons uydusu da bu yörüngeyi nasıl olsa gezegene yeterince yakın olmadığı için 2011’de uyku modunda geçmiş.
Sadece bir uzay aracının çektiği fotoğraflarla yakından görme şansını elde edebildiğimiz Uranüs’ün kendisini içerden görebileceğimiz zamanlar herhalde birkaç yüzyıl sonrası gibi duruyor. Böyle düşünmemin nedeni, şimdiki odağın Uranüs’te olmaması. Gezegenlere ve aylara yol alan uzay araçlarını şu an sadece katı kütlesi yüksek olan yönelik tasarlıyoruz denebilir. Satürn, Jüpiter, Uranüs ve Neptün’ün içinde bulunduğu gaz devleri kategorisindeki gezegenlere doğrudan gitmek yerine yörüngelerinde durmak veya aylarında çalışmalar yapmak günümüz teknolojisinde daha olağan proje başlıklarını oluşturuyor. Şu an uzay ajanslarının odakları Jüpiter ve Satürn’ün aylarında, gaz devlerine odaklanırsak. Bu gezegenler dışında da Mars’a birçok görev tasarımı yapılıyor elbette ama Venüs ve Merkür içinde heyecanlı ve iddialı projeler yolda.
Gaz devlerine görev tasarlamanın bir diğer boyutu da mesafenin çok olması nedeniyle, kestirme yolları takip ederek görev maliyetini düşürmek zorunda oluşumuz. Bu da projelerin tasarlanıp zamanını beklemesi üzere askıya alınmalarına neden oluyor. Kestirme yol olarak bahsettiğim ‘gezegenlerarası otoyol’ diye çevirebileceğimiz tanıma başka bir yazıda yer verebiliriz. Şimdilik bu yazıyı bazı fotoğraflarla noktalıyorum. İlginiz için teşekkürler!

Hawaii’deki Keck II teleskopuyla çekilmiş kızılötesi Uranüs fotoğrafları. Sağ tarafta kuzey kutuplarını gördüğümüz gezegenin bu enlemlerde bir çok fırtına kümesine sahip olduğunu görmek mümkün. Ekvator kısımlarında daha devamlı bir bulut yapısı gözlemlenmiş. Kaynak: Lawrence Sromovsky, Pat Fry, Heidi Hammel, Imke de Pater/University of Wisconsin-Madison (14 Aralık 2012)

Hubble uzay teleskobuyla çekilmiş bu kızılötesi fotoğraflar arasında 90 dakika fark var (sağdaki sonra çekilen fotoğraf). Pole: kutup, Equator: ekvator demek. Sağdaki fotoğrafta ekvatorla kutup arasında kalan nokta işaret edilmiş. Bu noktaya soldaki fotoğrafta bakarak gezegenin dönüşünü hayal edebilirsiniz. Sağdaki fotoğrafta Uranüs’ün ayları da gösterilmiş. Kaynak: NASA/JPL/STScI (21 Mayıs 1999)
Kaynakça
[1] | “Uranus Facts”, Space Facts, 5 Kasım 2019. [Erişim: 25 Haziran 2020]. https://space-facts.com/uranus/ |
[2] | “Uranus: Overview”, NASA Science: Solar System Exploration, 22 Kasım 2019. [Erişim 25 Haziran 2020]. https://solarsystem.nasa.gov/planets/uranus/overview/ |